11 Şubat 2018 Pazar

554. gün

Pazartesi dilekçeyi yazacağımdan ve bir de Eren Hocalarına göstereceğinden, henüz ilaçları almadım ve başlamadık. Belki başlasak bir şeyler daha da kolaylaşacak, neyin ne olduğunu göreceğim. Belki de yine neyin ne olduğunu göreceğim ve her şey daha da zorlaşacak. Şu ansa bebeğimin huzurlu anlarında ona bakıp, acaba ilaçlar bu huzurdan edecek mi hesabı, tedirginliği ve hüznü, içimi yakıyor.

Dün saatlerce balkonu temizledim. Yerleri, camları, duvarları, pervazları, balkon kapısını... her yeri yıkadım, sildim. Kızların artık balkona çıkabilmesini istedim. Bugün her yer kurumuştu ve çıkmalarına izin verdim. Bu arada balkonumuz cam kaplı ve açılan camlar için herhangi bir kilit mekanizması bulunmadığından koli bandıyla 6’şar 7’şer yerden bantladım. Çok eğlendiler. Ama yerler çok ılık olmadığından, yere battaniye serdim ve basıp üşütmemeleri için 10-20 dk’dan uzun kalmalarına müsaade etmedim.

Artık biraz bazı şeylerimin belki de normal olmadığına karar verdim ve belki de terapi almanın beni rahatşatacağını düşündüm. Çünkü burada gerçekten çok yalnızım. Ama burada psikolog olmadığından, online terapiyi araştırdım. Gerçeği ne kadar işe yarar, online’ı ne kadar işlevsel olabilir hiçbir tecrübem ve fikrim yok. Ancak anılar konusundaki bazı takıntılarım, evrenin bazı şeyleri unutma ihtimali beni çok üzüyor. Söz gelimi bana atılmış bir sokak kedisinin fotoğrafını silemiyorum. Diyorum ki belki de bu kediciğin fotoğrafı belki de hiç kimsenin telefonunda kalmayacak, hiç kimsenin telefonunda olmayacak. Bu kedicik yaşayacak ve kendi kendine ölecek, dünyada onu anımsayan kimse olmayacak mı? Bu ihtimal benim canımı yakıyor... Silmiyorum. Böyle böyle, telefonum bir çok fotoğrafla doldu, Fıstıkımın anılarından tabii ki asla geçemiyorum ve 16 gblik telefonumun yaklaşık 8,5 gb’si galeriye ait. Bir kısmı zaten telefonun işlem dosyaları filan derken, bu durum resmen telefonu kullanımımı ve hayatımı etkiliyor. Bilmiyorum, bu normal mi?

İşte böyle. Kızları mutlu etmeye çalışarak vaktimi geçiriyorum. Ne yazık ki ders çalışamadım, bu akşam programımı yapıp yarın 8.30’da işe gidip tüm gün verimli şekilde çalışmayı planlıyorum. Canım kızlarım.

9 Şubat 2018 Cuma

552. gün

Haberler çok kötü.
Doktor bey arayıp teşhislerinin kesinleştiğini söyledi. Agresif formda olduğunu söyledi, hastanede duyduğumuz güzel cümleleri geçersiz kılan bir rapor olmuş sanırım patolojiden çıkan. Söylediği ismi arattığımda non hodgkin kapsamına girdiğini gördüm. İçimde bir yerlerde yeşil bi umudu sonsuza kadar besleyeceğim, ama kendimi bazı şeylere de hazırlayacağım. Çok ders çalışacağım. Mümkün olduğu kadar kısa sürede buradan kızımı alıp tedavinin daha kolay ulaşılabileceği yerlere gidene dek.
Minik misafirimizi bir an önce sahiplendireceğim.

Doktor yaşam süresinin tedavi ile bir buçuk-iki yıl olduğunu, tedavi edilmezse bu sürenin çok daha kısalacağını söyledi. Bir terslikle karşılaşmadığımız sürece (Allah’ım karşılaştırmasın) iv yerine oral bir tedavi uygulanacağını söyledi, hem bu tedavide yaşam süresi daha olumlu izleniyormuş hem de bizim için yol ve enjeksiyon stresini ortadan kaldıracağından daha iyi olacak. 3 haftada bir 4 günlük uygulamalar yapacakmışız, ciddi bir yan etki gözlersek ciddi ishal, aşırı tüy dökülmesi vb, o zaman tedavi yöntemi değişebilirmiş. Reçete edeceği ilaçların biri prednolmüş, diğeri ise asıl kemoterapötik ilaç sanırım. Ama kedilerin toleransı insanlardan çok daha iyi oluyor dedi. İnşallah öyle olur. Eren’in de okuldaki hocalarına danışması için raporları istedim, veriyoruz ancak dekanlığa dilekçe yazmanız gerekiyor dedi. Bu konuşmayı cuma mesai saati sonrası yaptığımız için, pazartesi ilk iş yazacağım.

Miniğimin genel durumu hala bin şükür ki iyi.
Yalnız beni iyice korkutan bir ihtimali konuştuk, onu buraya yazmak istemiyorum, yolumuz Samsuna ya da veteriner olan bir yere ilk düştüğünde bunu da görüşeceğiz.

Kızlarıma pozitif enerjiler vermek istiyorum.
Oturup bütün gün ağlamayacağım. Dua edeceğim ve kızlarımı mutlu edeceğim. Bize müsaade et, bizi birbirimize bağışla, bize yardım et Allah’ım. Böceğim çok hırpalanmasın ve kızlarım benimle kalsın ya Rabbim.

8 Şubat 2018 Perşembe

551. gün

Bu ihtimalle öyle uzun vakit geçirdik ki acaba kanıksadım mı?
Kızım her şeye inat bizimle mi kalacak yoksa, içimin cayır cayır yanmayışı bundan mı?
Yoksa şoktan mı?

Geçtiğimiz perşembe öğlen saatlerinde yola çıkıp akşama doğru Samsun’a vardık. Cuma sabahı fakülteyi arayıp durumumuzu hatırlatarak gelebilip gelemeyeceğimizi sordum. Öğleden sonra gelmemin uygun olduğunu söylediler 13.30 gibi fakültedeydik. Böceğimi alıp götürdüler, tam kan sayımı yapılacağını ultrasonla genel olarak bakılacağını ve bahsettikleri 2 yeni lenf nodundan örneklerin alınacağını söylediler. Yaklaşık 1-1buçuk saat bekledikten sonra bu sefer parçaları benim patoloji bölümüne ileteceğimi söylediler, verirlerken de doktor bey kan sayımı neticesinde nötropeni izlenmediğini ve ultrasonda da herhangi bir sistemde tutulum görmediğini, kötü bir ihtimal varsa dahi malign olacağını pek düşünmediğini söyledi. Neredeyse mutluluktan ağlayacaktım. Sonucun pazartesi ya da salı günü çıkabileceğini söyledi. Parçaları alıp patoloji bölümüne götürdük.

Geçen sefer de bana pazartesi salı denip açıklanması cumayı bulduğundan, sonuç belli olduğunda aramalarını beklediğimden sürekli aramadım. En sonunda bugün hala aranmadığım için arayıp, sormak istedim. Telefonu cevaplayan bey efendi benden bazı bilgiler aldıktan sonra birine danıştı ve döndü. “Lenfoma pozitif tedavisi için arayacaklarmış” dedi. İşte haftalar süren korkumun, telaşımın, dualarımın uzandığı cümle...

Ne zaman ararlar diye sorduğumda muhtemelen yarın ararlar, dedi. Mümkünse bugün müsat olduklarında arayabilirlerse minnettar olurum söyler misiniz dedim, tabii ki dedi. Saat 16.30 gibiydi, şu an 17.18, bu saatten sonra da aranacağımı sanmıyorum.

Miniğim çok hırpalanmadan bizimle kalsın Allah’ım, ne olur... küçücük bedeni çok yorulmasın ve hiçbir yere de gitmesin ya Rabbim... Onu bize bağışla Allah’ım, ona ve bize acı.