Benim huzur kokulum, benim prensesim, benim güzeller güzelim... Benim ipek tüylüm, benim dikenli dillerini sevdiğim, benim güzel gözlüm... Benim can arkadaşım, benim tatlı kızım, benim masum bebeğim... Nasılsın?
-Neleri özledim biliyo musun, ağzımın içinde defalarca kere uğraşıp bir türlü bulduramadığım, kavrayamadığım tüyünü, gözümde rahatsızlık hissedip ancak çok dikkatli bulabildiğim tüyünü... Alnını öpmeyi, sıcacık göbeğini ürkerek sevmeyi... Sana sarılmayı, kumunu değiştirmeyi. Yemin ederim.
-Ne fark ettim biliyor musun, artık dönmeyeceğini sanırım biliyorum. Sadece bazen, o hayalperest, o iyimser anlarımda bazen, gözümü kapatıp açtığımda bir kabustan uyanacağıma bir ihtimal veriyorum. Dönmeyeceğini biliyorum diyorum ama, çoğunlukla yanımda gezindiğini de biliyorum, gümüşlüklerin titremesini başka türlü açıklayamıyorum.
-Annemler beni o gün senin yanına getirdiler, bir şeyler yiyip keyifleri yerine gelince, sanırım tehditlerinin yersizliğini görebilecek enerjiye kavuştular. İyi ki de gitmişiz, sonraki pazar ufak ufak kar atıştırdı ve oralar daha yüksek olduğundan yine yanına varacağımızdan emin olamayarak gelemedik. Bu pazar hava güzel görünüyor.
-O pazarın hemen ertesi gün, pazartesi günü, evimize yeni mobilyalarımız geldi. Senin tekli koltuğunun ve birlikte uyuduğumuz üçlü koltuğun yerleri değişmedi. Bu beni teselli etti. İkili koltuk eski yerinden çekilip, üçlü koltuğun karşısına geldi. Artık ikili koltuğun yerinde konsol olacak. Eski yeri bana çok çok çok acı hatıraları anımsattığından, bu da beni memnun etti.
Sen gittiğinden beri ilk kez, çok mutlu oldum ve sevinçten ağladım. Bunun sebebi 68 metre derinlikte 28 cm çaptaki bir kuyuya düşen yavru köpeğin, 13 günlük uğraş sonucunda bu sabah 5:50 sıralarında kurtarılmış olmasıydı. İnsanların yılmadan çalışmaları, bir 'can' kurtarmışlıkları, köpeğe besledikleri temiz sevgi ve masum coşkuları beni etkiledi. Senden tekrar, her şey için özür dilerim güzel gözlüm.
Güzel gözlüsün sen. Hep evin en güzeli Fıstık derdim. Sarışın, renkli gözlü. Sen her şeyin en güzelini hak eden mükemmel bir kediydin. Özür dilerim...
-Hala güvenlik soruşturmamın sonuçlanmasını bekliyorum, hala evdeyim...
-Dün dayım, annem ve babamla tiyatroya gittik. Tiyatro dönüşünde dayım bizi kahve içmeye davet etti ve üşüdüğümüzden onun evine geçtik. Oraya gidince duygulandım ve seni özledim. Son gidişim kumunu almak içindi ve kumunu alıp döndüğümde, sen beni evde beklemekteydin güzel gözlüm. Dayımın evine zaten dünden evvel yalnız 2 kez gittim. İlk gidişimse seni bırakmak içindi, dayımın evi bana göre sen demekti. Dayımın attığı fotoğrafta üzerine çıkmış olduğun, kara kara düşündüğün koltuğa yerleştim. Sanki seni korudum ve biraz da kaynaştım.
-Seni çok özledim. 6 ayı doldurduk, insan inanamıyor... Meleğim yok ve ben delirmedim ve yaşayabildim. Buna hem hayret ediyor hem de mahçubiyet duyuyorum.
Bu yılları seninle geçiriyor olmalıydık, birlikte yaşlanmalıydık benim naif prensesim.
-Seni çok seviyorum. Umarım çok mutlusundur... Allahım seni en güzel yerlerde ağırlasın. Bir gün kavuşmak dileğiyle...