Sen yokken ne kadar da sefilim Fıstık. Benim için sefalete sensizlik yetiyor. Sen varken kendimi hiç bu kadar yalnız, bu kadar fakir, bu kadar mutsuz hissetmiyordum. Elimdekileri seninle ve senin için çoğaltmaya çalışıyordum. Seninle olduğumuz dönemde henüz öğrenci olduğumdan ve önümüzde daha yılların olduğunu sandığımdan babamdan aldığım parayla sana oyun düzenekleri, kedi evleri, pahalı oyuncaklar alamamıştım. Zaten senin en sevdiğin en çok oynadığın oyuncak lacivert silgi olarak kaldı. Uzmanlık sınavına girdiğimde, o paketin içinden o lacivert silgi çıkıverince, içimden bir şeyler koptu.
Senin için internetteki kendin yap projelerini taradım, keçe oyuncakların içine koymak için her yerde catnip aradım, bi kutu bulup içine polar mavi atkıyı koydum üstüne yün bi kazak gerdim, kendimce kedi evi yaptım. İkimiz de küçük şeylerle mutlu olduk ve küçük şeyleri büyük şeyler yapmaya çalıştık. Zenginlik belki de buydu. Zenginlik senin gibi küçücük bir şeyin, böylesine büyük ve böylesine sonsuz bir mutluluk kaynağı olmasıydı. Ve ben şimdi gerçekten sefilim.
Sana o oyun düzeneklerinden alamamış olmak yine de içimi hep yaralayacak. Ne kadar kanaatkar, ne kadar da mutlu bir kediydin. Bazen yine de durup diyorum ki değmez miydi? Değerdi, bin kere değerdi, milyon kere değerdi... Ama vaktimizin bu kadar kısa olduğunu bilemedim, koşulların daha uygun olmasını bekledim, affet beni meleğim...
Affet beni güzel gözlüm...