20 Ekim 2016 Perşembe

76. gün

Bugün içimde sana karşı tarifi imkansız bir özlem var. Çokluğundan değil, zaten hep çok, ama bu özlem her zamankinden çok çaresiz.
Her şeyi kabullendiğim gün bugün mü, ne dersin?

17 Ekim 2016 Pazartesi

72. gün

Merhaba benim canımın canı... Merhaba güzeller güzelim... Merhaba tatlı dillim... Seni yine çok özledim.
Geçtiğimiz 1 haftada neredeyse ağlamadım. Acım bitmiş, sen de ardımda kalmış değildin. İçimde kocaman bir boşluk, sanki bir karadelik tüm hislerimi soğurmuş... O korktuğun elektrikli süpürgeler, kalbimin zihnimin bir köşesine tutunuvermiş ve vvhuuuup ne var ne yok çekmiş. Kocaman bi hiçlik. Ne iyi, ne kötü şeyler hissedemediğim bir hafta.
Tüm bu hissizlikse yanına gelene kadarmış. Bugün yanına geldiğimde hiç beklemediğim bir duygu yüküyle bolca ağladım. Bir haftada kaybettiğimiz bağın orada tekrar kurulduğuna ve eve benimle döndüğüne inandım. Bu belki de Berkayın haftasonu burada olmamasından ve yine birlikte olduğumuz yerlerde yatabilmemden ileri gelmiştir (hala odamda yatamıyorum) Berkaya her şey için ayrı ama anı alanlarımızı istila ettiği için ayrı bir antipati duyuyorum...
Bugün yanına geldikten hemen sonra, peşimizden iki bey daha geldi. Benden tahminen beş yaş büyük iki bey. Meğer yanında yeni beliren toprak tümseğinde yatan bebeğin adı Maya'ymış. Komşun... Ayın 8'inde kaybedilmiş. Henüz çok yeni... Bey efendi kaybediş şeklini anlattıkça, benim de o anılarım diriliverdi.
Maya kısırlaştırılmış bir kedi olmasına rağmen ve evin camlarında sineklik olmasına rağmen, düzenekle birlikte onuncu kattan aşağı düşmüş. Olay gece saati olmuş ve bey efendi onu en sarsan şeylerden birinin kedisinin kollarında can vermesi olduğunu söyledi. Bir de bana sorsun... Evde 2 kedisi varmış ama Maya onun için bambaşkaymış. Böyle bir hikayeyi dinleyince de insan yazgıyı yeniden sorguluyor meleğim. Maya kediyle iyi anlaş ve onun ortama alışmasına yardımcı ol, olur mu? Kendini topluluk içinde savunmaya dikkat etmeye yine devam ediyorsun... Unutmazsam bir ara, sana bir parmak kızdan bahsedeceğim.
Lütfen benimle kal benim küçük prensesim. Seni çok seviyorum, benim yaşama sevincim.

16 Ekim 2016 Pazar

72. gün

Keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
o saat aklımdan ölene kadar silinse.
Hatırladıkça midem bulanıyor.
Keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
keşke
...

7 Ekim 2016 Cuma

63. gün

Sen yokken ne kadar da sefilim Fıstık. Benim için sefalete sensizlik yetiyor. Sen varken kendimi hiç bu kadar yalnız, bu kadar fakir, bu kadar mutsuz hissetmiyordum. Elimdekileri seninle ve senin için çoğaltmaya çalışıyordum. Seninle olduğumuz dönemde henüz öğrenci olduğumdan ve önümüzde daha yılların olduğunu sandığımdan babamdan aldığım parayla sana oyun düzenekleri, kedi evleri, pahalı oyuncaklar alamamıştım. Zaten senin en sevdiğin en çok oynadığın oyuncak lacivert silgi olarak kaldı. Uzmanlık sınavına girdiğimde, o paketin içinden o lacivert silgi çıkıverince, içimden bir şeyler koptu.
Senin için internetteki kendin yap projelerini taradım, keçe oyuncakların içine koymak için her yerde catnip aradım, bi kutu bulup içine polar mavi atkıyı koydum üstüne yün bi kazak gerdim, kendimce kedi evi yaptım. İkimiz de küçük şeylerle mutlu olduk ve küçük şeyleri büyük şeyler yapmaya çalıştık. Zenginlik belki de buydu. Zenginlik senin gibi küçücük bir şeyin, böylesine büyük ve böylesine sonsuz bir mutluluk kaynağı olmasıydı. Ve ben şimdi gerçekten sefilim.
Sana o oyun düzeneklerinden alamamış olmak yine de içimi hep yaralayacak. Ne kadar kanaatkar, ne kadar da mutlu bir kediydin. Bazen yine de durup diyorum ki değmez miydi? Değerdi, bin kere değerdi, milyon kere değerdi... Ama vaktimizin bu kadar kısa olduğunu bilemedim, koşulların daha uygun olmasını bekledim, affet beni meleğim...
Affet beni güzel gözlüm...

4 Ekim 2016 Salı

59. gün

Benim güzel meleğim... bugün benim doğum günümdü. Bu kadar gözyaşı döktüğüm ve bu kadar eksik hissettiğim bir doğum günüm daha olmamıştır. Bugünü seninle geçirmeyi o kadar çok isterdim ki.
Seni kaybımı dün oyun blogumda dile getirmiştim. Biri bana hiç kedisi olmadığından böyle bir durumda nasıl yardımcı olunabileceğini bilmediğini ama Inside Out filmini izlememi söyledi. Üzüntünün de neşe ve güzel duygular kadar gerekli olduğunun, tüm duyguların bir arada uyum içinde bulunmasının optimum psikolojiyi sağladığının anlatıldığı bir animasyon filmiydi. Genel olarak duygusaldı, bu yüzden zaten duygusal olduğum bu günde başından sonuna ağladım.
Sanırım benim de bir kedi ada'm vardı, sen gidince de yıkıldı. Temel merkezde kontrolü üzüntü ve korku ele aldı.
Bugüne girerken facebook hesabımda seninle ilgili bir paylaşım yapıp senin bana hissettirdiklerini ve bu hislerin her biri için Allaha ve sana duyduğum minneti yazdım. Kendimi ne kadar şanslı hissettiğimi, beni seçtiğin için ne kadat mutlu olduğumu, seninle geçirdiğim her an için ne kadar müteşekkir olduğumu yazdım. Bu yaşımda gelip, bu yaşımda gittin. Bir yaşımı taçlandırdın, pırıl pırıl  ettin. Teşekkür ederim.
Seni çok seviyorum ve hep seveceğim.

1 Ekim 2016 Cumartesi

57. gün

Sen gittikten sonra bilumum hayvan hesabını takip etmeye başladım sosyal medya üzerinden, ama bunların ezici bir çoğunluğunu kedilere ayrılmış olanlar tutuyor. Takip ettiğim instagram hesaplarının bazıları birilerinin düzenli olarak baktığı kedileri ile ilgili paylaşımlar; onların günlük hayatlarından kesitler, fotoğraflar ve videolar. Bazıları ise sahiplendirme için açılan hesaplar ve yardıma muhtaç kedi ve köpekler için yapılan duyuruların toplandığı yerler. Aslında bu hesaplarda genellikle İstanbul ve Ankara paylaşımları yapılıyor, aslında bir kedi edinmeye de hiç niyetim yok, bu hesapları neden takip ettiğimi hiç bilmiyorum. Burada bu konuyu tekrar açmadığım dönemlerde yeni bir kedi edinmek konusunu daha detaylı düşünüp kararımı özümsedim. Herhangi bir kedinin bu eve gelip Fıstıkın anılarının üzerine oturması fikri, bana kesinlikle kabul edilemez geldi ve bu konuyu artık tümüyle kapattım.
Bir yere atanırsam, buradan bağımsız bir evim olduğunda ise kedi edinme fikrine sıcak bakıyorum. Bu sefer, bir bacağı olmayan ya da bir gözü görmeyen, hayattan yediği çalımın üzerine insanlar tarafından da talep edilmeyen bir veya birden çok, hatta birbirlerine arkadaş olmaları için birden çok kedi edinmeyi diliyorum. Belki iki gözü görmeyen bir kedi de olabilir. Yine de Fıstıkın yaşadığı evimizde, Fıstıkın anılarının da hep yaşamasını istiyorum.
Aslında bunun çok küçük bir payı olsa da, atanabilmeyi yine kedilerle ilgili sebeplerle çok diliyorum. Buraya yakın, kızımın mezarına yine sık gidip gelebileceğim bir mesafede ve bir gelir sahibi olarak yaşamak. Gördüğüm hesaplardaki yaralı miniklerin ameliyat-bakım masrafları oluyor, bazıları öyle yürek parçalıyor ki yardımcı olabilmeyi çok diliyorum.
Hem sokaktaki kedilere yardım ederken, hem herhangi bir güzel bir şey yaparken, Fıstığımın beni görmesini ve şöyle demesini istiyorum: "İşte benim insanım!"