Sen gittikten sonra... şarkı söylemeyi bıraktım. Dinlediğim şarkılar bir elin parmaklarını geçmez oldu, Mirkelam-Hatıralar, Bin cefalar etsen almam üstüme türküsü, Sezen Aksu-Gidemem, Ahmet Kaya-Kendine İyi Bak.
Sen gittikten sonra, sokaktaki kedileri hatırladım. Sana fip getirirsem diye okşamaktan korktuğum kedileri okşadım, okşadım, seni aradım. Evin altına yerleşen anneyle dört yavrusuna nerdeyse her gün yemek verdim. Bi gün aşağı bi indim, hep yattıkları yerde beyaz-gri bi bebek. Aşağıdaki markete ekmek getiren arabanın tekerine sığınmış, o da alıp aşağıdaki markete getirmiş. Marketçi belki emzirir diye Gümüş annenin yanına koymuş ama, Gümüş anne öyle rahatsız olmuş ki dört yavrusunu da alıp gitmiş. Yine de yemek yemek üzere eski yerine uğradığında, Parmak kız anne arayışında olduğundan Gümüş'e her yaklaşmaya çalıştığında, karşılığının KHH'lama ve pataklama olduğunu gördüm. Evinde 7 kedisi olan güvendiğim bir teyze, eğer orada bırakırsam sabaha çıkamayabileceğini söyledi. O akşam için eve aldım, besledim mavi polarını serdim, izin verdikçe sevdim. Ertesi sabah teyzenin referansında cerrahi veteriner kliniğine bıraktım, her yere ilan açıp sahip aradım, sağ olsun teyze birilerini buldu. Fotoğrafını attı, omuzlara tırmanmış öpücük vermekteydi Parmak kız.
Gümüş anne marketin yanına geri taşınmıştı ki, bir gün bir köpeğin onları keşfetmesiyle yine yer değiştirmek durumunda kaldı. Taşındığı yer insanların ulaşımının zor olduğu bir yerdi, bi süre sonra tekir kız ile smokinlerin birini görmez olduk. Sadece kara kızla bi smokin geliyodu yemek için. Bir akşam beslerken, kara kızın gözlerinin iltihaplandığını gördüm. Yaklaşık 1 hafta, gazlı beze sürdüğüm terramycin ve eczaneden aldığım gentagut damla ile, gözlerini iyileştirdim. İlk gün gözlerine daha iyi isabet ettirebilmek için kucağıma almakla hata ettiğimi fark etmem (ilk gün gözü hafif çapaklanmış smokine de damlatmıştım, söz konusu olayın faili de o) boynumda derin çiziklere mal oldu. Annemler görüp kedilerle irtibatıma mani olmasın diye, pek havası değilken boğazlılarla gezdim. Kara kıza uyguladığım bu tedavi, kendisinin benden hala kaçmasına sebep olduysa da, belki hayatına eşdeğer bir kazanç olduğundan, bunun için daha az üzülüyorum. Sonra zamanla, smokin yavru da kayboldu. Günlerden bir gün, besleme için aşağı indiğimde, kara kız koşarak yanıma geldi ve bu beni çok şaşırttı. Bir derdi var sandım, bir de baktım ağzının kenarında bir beyaz-sarılık... Herhalde biri süt verdi, yediği bir şeyin bulaşığı diye düşündüm. Sonra bir de baktım, yanımdaki aslında kara kız değildi. Her nasıl olduysa, bi minik bebek daha gelmişti bahçemize. Anne ondan da çok rahatsız oldu, hatta nispetle büyük olan yavrular ve anne, her teke tek denk geldiklerinde, bu yeni misafiri pataklamaya kalktı ama, misafir yılmadı. Gümüş anne patakladığında kaçtı ama diğer yavrular patakladığında cüsse olarak küçük olmasına rağmen karşılık verdi. Bu yeni misafire, siyahın arasına karışmış tek tük sarılıklarından dolayı, Tahin adını verdim. Tahinin küçük cüssesi yanında şaşırtacak büyüklükte bir karnı vardı, bu yüzden onun için endişelendim. Kendisi hem çok sırnaşık hem de insanlarla barışık olduğundan, bir gün onu da mavi polara sardım ve veterinere götürdüm. Pazarın içinden geçerken aldığı balık kokusunu saymazsak, oldukça usluydu ve hep yolu ve insanları takip etti. O gün sularına karıştırmak için eczaneden de b vitamini kompleksi aldık ama, iğrenç koktuğu için bir seferle sınırlı kaldı suya katışımız, o seferkini de zaten döktük. Veteriner karnının şişliğinin iç parazitlerden kaynaklandığını söyledi, iç parazit hapını içirdik. Bu Tahin için çok rahatsız edici bir deneyimdi, veterinerin sonraki kurmak istediği temaslarda arka iki ayağının üzerinde durup, ön ayaklarıyla resmen dokunuşlarına karşı koydu, komikti... Elif Hanıma gitmeyi göze alamadım meleğim. Alamadığım iyi olmuş. Tahin gerilim dolu dakikalarının ardından, kucağıma geldiğinde öyle rahatladı ki, gözlerini kapatıp sızar gibi oldu. Ben de daha önce duyduğum alerji vakalarından, içtiği hapın alerji yaptığını Tahinin o an ölmekte olduğunu sandım. Tansiyonum düşer gibi oldu, gözüm karardı... Kalan bilincimle panik halinde veterinere noluyo diye sordum, veteriner ne ne oluyor dedi, gözleri kapanıyo falan diyince masaya bırakın dedi, bırakınca Tahin paytak paytak yürümeye başladı koca karnıyla. Ben ağlamaya başladım. Çıkınca daha çok ağladım. Tahin dişiymiş. Gerçekten de birkaç gün içinde karnı küçüldü. Bana göre hala biraz büyük olsa da o hallerinden küçük. Kedilere hep evde hazırladığım şeyleri veriyorum, tabii protein değeri yüksek ve seveceği şeyler, haşlanmış yumurta, kızarmış köfte filan gibi. Bazen konserve mama alıyorum, birkaç gün arayla verdiğimde yarım hafta veya bir hafta ancak gidiyor tabii. Hem tembel günlerim için hem de çeşitlilik olması için, hem de aslında biraz veteriner arkadaşım bunların yavrulara ağır gelebileceğini söylediği için, onlara kuru mama alacaktım. Marketçi Okan Bey Tahini eve götürmeyi planladığını söylediği için almadım. Zaman geçip de Tahin kızın hala buralarda olduğunu görünce, götürmekten vaz mı geçtiğini sordum. Meğer götürmüş ama "Annem çok caz yapınca getirmek durumunda kaldım" dedi. Ben de tekrar mama almak üzere cerrahi veteriner kliniğini aradım ama, promosyonlu mamalar bitti dedi. Kendim çalışmıyorken babamın parasıyla promosyonsuz mamalardan alamam... Bu hafta havalar birden soğudu. Açıkçası sokakta olan bütün hayvanlar içimi çok acıtıyor. Seninle geçirdiğimiz vakitte bunu hiç fark etmemiştim. Ne bencilmişiz, değil mi Fıstık? İlk kez, hiç kış görmediğin için, seni eve getirmiş olmakla biraz da iyi bir şey yapmış olabileceğim fikri belirdi. Yine de bilemiyorum. Umarım ömrünü kısaltmamışımdır benim ciğerimin parçası. Dün ve önceki gün, Tahin'i gizlice eve aldım. Annemlerin işte olduğu süre boyunca. Annemler gelmeden de geri bıraktım. İnsana yanaşmaya ve bir eve girmeye tek müsait olan o olduğundan böyle oldu, yoksa diğerlerine de kapıyı açardım elbette. Tahin ev yaşamını sevdi. İlk gün neyin ne olduğunu pek anlayamadıysa da, dün yemeğini yedikten sonra önceki gün su içtiği yere gidip suyunu içip, sonra da gelip mutfakta iş yaparken beni izleyeceği şekilde halının üzerindeki atkıma yerleşti. Dün ve bugün, bir karton kutu, birkaç strafor plaka, bir koli bandı edindim, kediler için -inşallah- bir ev yapacağım. Umarım marketçi için ve sitedekiler için bir mahzuru olmaz. Aslında bunca aydır kedilerin sitede bulunması bir huzursuzluk yaratmadığına göre evin de yaratmaması lazım diye düşünüyorum ama insanların sağı solu belli olmuyor. Dua edelim.
İşte sen yokken hayatımın kedili perspektifi böyleydi Fıstık. Gümüş kız bazen kucağıma yatıp kendini sevdiriyor, hatta geçen gün kucağımda uyuyakaldı. Tahin zaten....
Bir sokak kedisinde seni aramak var ya, bu hep böyle böyle gider mi meleğim?