18 Ocak 2020 Cumartesi

1261. gün

Merhaba benim küçük cennet manzaram. Kalbimin sıcaklığı, en büyük keşkem, en büyük iyi ki'm... benim güzel huylu, güzel kalpli, güzeller güzelim... merhaba
Bugün Wilfred adında bir dizi izlemeye başladım. Aslında absürt bir komedi, ama 8. bölümünde benim yarama değen bir konu işlendi ve sonunda gözlerim dolunca, işte ben de geldim. Seni hep anıyorum benim küçük prensesim. Ama hep buraya gelmiyorum. Aslında gelsem daha iyi olacak. Sadece çok canım yanıyor gidişini düşündüğümde annecim. Suçluluk hissimi de bastırmamın bir yolu yok. Ama acaba gelmediğimde, üzülüyor ve kırılıyor musun? Lütfen kırılma meleğim. Sevdiğim bunca hayvanın, beslediğim tüm kedi ve köpeklerin, aracısı sensin, vesilesi sensin, aslında hepsinde sen varsın, unutma küçük bebeğim.
Hatta annemle babam bir kedi sahiplendiler Can Fıstık'ım! Bu da senin açtığın kapının, bizlere aşıladığın hayvan sevgisinin bir göstergesi. Bahçede patisinin ucu tamamen kırık bir kedi görmüşker birkaç zaman, en sonunda babam bir kafes alıp kediyi tutmuş ve akşam evde ağırlarken de ilk kez bana haber verip fotoğrafını attılar. Onlardan böyle bir hareket görmek ve bir kediyle böylesine temas içine girmeleri, açıkçası beklemediğim gelişmelerdi. Kedinin başta erkek olduğunu sandık. Renklerinden ötürü de annem onu iş arkadaşına benzetince adını Bernard koyduk. Ama sonra veterinere gidip de dişi olduğu anlaşılınca, adı Berna'ya dönüştü. Patisinin ucu sanki bir çorap gibi tamamen bağımsız sallanıyordu. Eğer kaynamazsa, ön sağ bacağı kökünden ampute edilecekti. Kasım sonunda ameliyata girdi ve (sanırım?) platinlerle sabitlendi. Çok şükür ki tuttu, kaynadı patisi. 2,5 hafta kadar veterinerde kaldı. O vakitten beri evde ama platin hala çıkmadı. Bizim, ikimizin odasında kalıyor Fıstık'ım. Annemle babam ona her sabah ve akşam pansuman yapıyorlar. Çekingenliği, huyu biraz seni andırıyor. Ne yapılsa da kızmıyor, tatlılığını bozmuyor. Aynen senin yattığın yerlerde yatıyor. Allah ona da uzun ömür versin.
Benim evin güzellikleriyse bildiğimiz gibi. Son Samsun ziyaretimizde pembe tünelini buraya getirdik. Bizdeki tüneli de Berna'ya bıraktık, o biraz peluşlu gibi diye. Pembe tünel şu an evimizde çok revaçta. Hiç boş kalmıyor desem yeridir. Sevdiler. Onlar için Allah'a minnettarım. Onlara da. Allah'tan dileğim bize uzun, güzel, sağlıklı daha nice günler bağışlaması. Onları sıcak iklimlerde yaşatmak istiyorum. Bunun için sınavda başarılı olmayı çok istiyorum. Çok.
İlk fırsatta seni ziyaret edeceğim cennet bahçem. İyi ki hayatımıza dahil oldun. Keşke her şey daha uzun olsaydı. Keşke daha bilinçli olsaydım, tırnağını kesmeseydim misal. Keşke bugünkü aklımla bakabilseydim sana. Keşke, keşke, keşke...
Özür dilerim tüm yaptıklarım ve yapamadıklarım için. Sen gördüğüm en iyi kediydin Fıstık. Keşke ben de iyi bir insan olabilseydim sana. Keşke upuzun bir ömrü paylaşsaydık. Nerden baksan hayal kırıklığıyım... Görüşmek üzere güzel prensesim. İnşallah bir gün temelli...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder